Eğitim hayata hazırlık değil, yaşamın kendisidir.”

John Dewey

İtalya’nın “ilk kadın doktoru” olan Maria Montessori 1870 yılında doğdu. Biz bebeklerin inanılmaz bir potansiyelle dünyaya geldiklerini ve çevremizdeki yetişkinler tarafından hayatımızın ilk yıllarında doğru yönlendirilmemiz sonucu bu potansiyeli geliştirebildiğimizi fark etti. Gözlemlerini, inandıklarını ve fikirlerini hayata geçirmek için Roma’nın varoşlarında bir Casa de Bambini (Çocuk Evi) kurdu. Düzensiz, sabırsız ve öfkeli çocuklar üzerinde uyguladığı yöntemler sayesinde bu çocuklar çalışkan, nazik ve zarif bireyler haline geldiler.

           Çocuklarla birlikte vakit geçirdikçe gözlemlerini daha da geliştirdi ve çocukların çeşitli gelişim evrelerinden geçtiklerini gördü. Çocukların her bir evrede kendilerine has düşünce ve davranış şekilleri geliştirdiğini ve tercihlerinin buna göre değiştiğini fark etti. Onları bağımsız davranış ve düşünceler geliştirmeye teşvik edici ortamları nasıl oluşturabileceği üzerine kafa yordu. Geliştirdiği materyallerle keşif ve öğrenme potansiyellerini artırabileceğini öngördü. Böylece çocukların özgüvenlerinin de artacağına inandı. Onlar için yarattığı serbest çalışma/öğrenme ortamı çocukların potansiyellerine katkıda bulundukça doğru yolda olduğunu anladı.

              İlk Casa de Bambini dünya çapında şöhrete ulaşınca Madam Montessori de uluslararası bir saygınlık kazandı. Kariyerini -yani doktorluk mesleğini- bir kenara bırakarak tüm enerjisini okullarını yaygınlaştırmaya harcadı. 1952 yılında da aramızdan ayrıldı.